18 Haziran 2017 Pazar

TAMAM MIYIZ?

TAMAM MIYIZ?


Film Analizi


Aslında başka planlarım vardı ancak iki gündür denk geldiğim bu filmle ilgili bir analiz yapmak istedim. Zira ilk defa sinemada izlediğim bu film son sahnelerde beni hüngür hüngür hatta deyim yerindeyse salya sümük ağlatmıştı. Son iki gündür de şaşırtıcı bir kanal bu filmi verdi. Aklımda Vatanım Sensin ile ilgili bir analiz yazmak varken fikrimi değiştirdim. Başka sefere artık.



Öncelikle yalnızca iyi mi kötü mü merak ediyorum spoiler yemek istemiyorum diyen varsa söyleyeyim film mükemmel bir yapım ancak bu paragraf sonrasında spoiler kazanına atlıyoruz bilginize..

Şimdi gelelim filme...

Film iki kayıp ruhun birbirine nasıl yardım ettiği üzerine kurulu aslında. Çağan Irmak'ın kaleminden dökülmüş bir şaheser bence. Zira ana teması aşk olmadan da güzel olan filmlere ayrı bir hayranlık duyuyorum. Çünkü hayatta her şey aşk değil. Bu filmde de durum bu, toplumun mantıksızca dışlamaya çalıştığı iki güzel insanın birbirine sevgisi ve yardımı. 

Ana karakterlerimiz Temmuz ve İhsan. Film Temmuz'un İhsan'ı rüyasında görmesiyle başlıyor. Sonrasında Temmuz'un hayatına bir bakış atıyoruz. Babasının utandığı, annesinin göz bebeği, sevgilisinin az evvel terk ettiği Temmuz. Toplumun yalnızca eşcinsel olduğu için soyutladığı Temmuz. Sanatçı, heykeltıraş, ince ruhlu Temmuz.
Sonra İhsan'ı görüyoruz, Temmuz'la aynı anda. Bir parkta gördüğümüz İhsan'ın doğuştan kolları ve bacakları yok. Bundan ötürü babasının nefret ettiği, annesinin üzerine daha bir titrediği, insanların acıyarak baktığı İhsan. 
Temmuz akıllı adam sonuçta, rüyasında gördüğü adamı sokakta da görünce bir şeyler yapması gerektiğini anlıyor tabii. Takip ediyor ve 'Sosyal Hizmetler'den geldiğini, yardım etmek istediğini, her gün gelip İhsan'a kitap okuyup onu gezdirmek istediğini söylüyor. Annesi de İhsan da kabul edince sahte belgeleri kaptığı gibi İhsan'lara gidiyor ertesi gün.

Her şey güzel gidecek gibi gelmesin çünkü şöyle bir sahne geliyor;


Aynen öyle arkadaşlar. Doğuştan engelli İhsan, annesine daha fazla yük olmamak, daha fazla acınmamak, babasının kinini daha fazla hissetmemek, daha fazla normal işleri bile yapamamaya devam etmemek için ölmek istiyor. Haklısın diyor, haklısın biz birbirimize yardım edeceğiz ve senin yapman gereken bu. Ben gitmek istiyorum, ölmek ve Allah'a Allah'ım beni neden böyle yarattın demek istiyorum. Bu sahnede zaten tüyler diken diken oluyor, nasıl olmasın? Temmuz İhsan'ın ciddiyetini anlayınca kabul ediyor ancak şartlar koyuyor. Okuduğu kitabı bitirmek ve İhsan'ın en büyük isteğini gerçekleştirmek. İhsan'ın en büyük isteğine gelirsek;



Evet arkadaşlar, İhsan'ın en büyük isteği, yüksek bir yere çıkıp, kollarını açmak.



Film devam ederken, İhsan'ın babasının şiddet ve nefretinden uzak durması için İhsan'ı birkaç günlüğüne Temmuz'a götürüyorlar. Temmuz'un arkadaşı, İhsan ve Temmuz kahvaltı ederken bir şey fark ediyorlar. Temmuz'un uzun zamandır aradığı ilham perisi aslında İhsan'ın utangaç bakışında gizli. Hemen işe koyulup bir heykel yapmaya başlıyor. Her şey güzel. İşler tıkırında. Herkes mutlu.

 Bir gün Temmuz'un annesi geldiğinde Temmuz olayları annesine anlatıyor ve annesi de İhsan ve annesine yardımcı olmak istiyor. İhsan'ın annesi kabul etse de İhsan bir şey söylemiyor. Günün geri kalanında da konuşmuyor. Akşamına Temmuz bağırıp çağırırken. İhsan şunları söylüyor; Çok alıştım sana abi. Ama sonra ne olacak? Bıkmayacak mısın benden? Bıkacaksın elbet. İnsan eti ağırdır abi, taşıyamazsın. Bir gün keşke diyeceksin, keşke çekip gitse. O zaman ben ne olacağım? Daha beter kahrolmayacak mıyım? Öldür beni! Şimdi daha çok istiyorum ölmeyi.

Bu sözler de Temmuz'un bardağını taşıran son damlalar oluyor. Babasının duyduğu ahmakça utançtan ötürü uzun zamandır gitmediği evine gidip bazı malzemeler alıyor ve babasıyla da rahatça yüzleşiyor. Şu şekil,


Sonrasında İhsan'ı da alıyor, atlıyor arabaya, bir kule yakınlarına doğru sürmeye başlıyor. Sona gidiyoruz diyor, sona gidiyoruz. İhsan öz abisi gibi sevdiği kankisini de kendisiyle birlikte ölüme sürüklediğini anlayınca pişman oluyor, durmasını söylüyor ama nafile. Vardıklarında birtakım aparatlarla İhsan'ı kendisine bağlıyor. Tıpkı annelerin taktığı anakucağı gibi. Bu sahnelerde zaten gözler dolu dolu.Ve büyük güçlükle tırmandığı merdivenlerde BİZ YAŞAMDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ! diyerek yüreğimize su serpip aslında muhteşem bir şey yapmak üzere olduğunu gösteriyor:
İhsan'ın dileğini gerçekleştirmek. Bir düşününce, tamamen imkansız olan o dileği gerçekleştirmek...
İhsan onun kanatları olduktan sonra İhsan'ın kolları ve bacakları oluyor. 


Bu sahnedeki muhteşemliği, ince düşünceyi görebiliyor musunuz? Kolları ve bacakları olmayan genç bir adamın, bir kuleye çıkması ve kollarını açmasını hayal edebilir miydiniz? O kadar sevmişler ki birbirlerini, kolları, bacakları, yürekleri bir olmuş. Akılalmaz nedenlerden ötürü insanların uzak durduğu, sevmediği iki güzel yüreğin birbirini tamamlaması ne kadar mükemmel yansıtılabilirse o kadar mükemmel yansıtılmış. 

Oyuncuların yeteneklerine hayran kalmamak da elde değil tabii ki. Oyunculara, senariste, yönetmene, yardımcılara, yahu ışıkçısından tut kuaförüne kadar herkese bu ekipte bulunduğu, bu şaheserde tuzu olduğu için teşekkür ediyorum. İzlemenizi kesinlikle tavsiye ediyorum.

Bir sonrakine kadar "Kendimmce Analiz"lerden bu kadar.
Kitapsız, filmsiz, dizisiz, aslında sanatsız kalmayın
Sevgilerle...