KİMLİĞİ KİRLETİLMİŞLER MABEDİ
Kitap İncelemesi
Koray Yersüren'in ikinci kitabı olan Kimliği Kirletilmişler Mabedi ile blog macerama başlamak istiyorum.
Yazar; kitabını, ilk kitabı Gözlük'te yaptığı gibi hikaye yazma ve paylaşma platformu Wattpad üzerinden yazmaya başladı ve Ephesus Yayınları aracılığıyla kitaplaştırdı. İlk kitabında ağır basan komedi unsurunu bu kitabında bulmak oldukça zor oldu. Şimdi dilerseniz çok da fazla ayrıntıya inmeden kitabın içeriği hakkında bilgi vermeye başlayayım.
Kitap, önceki kitabın sonlarında Gözlük'e de dahil olan Atakan adındaki ana karakter etrafında şekilleniyor. Atakan, gözleri görmeyen genç bir adam ve hayatın renklerinden mahrum kalmanın da etkisiyle depresyonun kollarından çok da fazla kurtulamıyor. İki tarafın da aklından dahi geçmezken yolları Hiç Kimse ile kesişiyor. Kendi hayat mücadelelerinde mağlup olduğunu düşünen genç bir adam ile oldukça zeki ve genç bir kadının hikayeleri şaşırtıcı yollardan birbirlerine kördüğümle bağlanıyor.
ŞİMDİDEN UYARAYIM AYRINTILARLA DOLU SPOİLER ALANINA GİRİYORSUNUZ
Hayatın renklerinden bihaber bu genç adamın en çok istediği şey bir radyo yayını yapabilmek. Hiç Kimse'nin tek isteği ise ölmek.
Aslında "ölmekti". Ta ki rastgele çevirdiği numaraya birkaç söz söyleyip intihar etmeyi planladığı gece, telefonu Atakan açana kadar. Atakan'ın onu yaşamaya ikna etmesinin ardından kendi işleri ve tek arkadaşının problemleri ile ilgilenmeye dönen Hiç Kimse dalgınlığı neticesinde yaşadığı yerin bilgilerini hiç bilmemesi gereken birine verdi. Sonrasında ise şantajlarla, bir şirketi ve sahibini batırması istendi. İtiraz etmeye çalışsa da, değer verdiği tek insanı kurtarmak için işi kabul etti. Söylenilen eve sızdı ve bilgisayar üzerinde adeta sihirler yaparak işlerine başladı. Ancak bitirmek oldukça zorlu ve üzücü olacaktı çünkü hayatını karartması gereken adam, Atakan'ın babasıydı. Şimdiye dek umursadığı insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen Hiç Kimse, Atakan'ı incitmekten çok korkuyordu. Ancak başka çaresi olmadığı da aşikardı.
Bunların yanında, sürekli olarak geçmişinden nefret eden ve onu araştırmaktan tamamen kaçınan Hiç Kimse, o evde bir mektup buldu, eski bir mektup. Onun da geçmişini aydınlatan mektup. Okuduktan sonra öğrendi ki, babası olacak adam, Atakan'ın da babası olan adam, yıllar önce annesini karnında kendisiyle bırakıp giden, doğumdan birkaç gün sonra da kendisini kaçıran ve bakımını üstlenmeyi dahi reddeden alçağın tekiydi. Üstelik bu adam, annesini intiharın kollarına atmıştı. Atakan'ın geleceğini garantileyen Hazal, namı değer Hiç Kimse, ne babası demekten bile tiksindiği adama, ne onun sonraki eşine, ne de evin çalışanlarına acıdı.
İlk olarak adamın aldatıldığını öğrenmesini sağladı, sonra evin çalışanı ile aldatıldığını. En son darbeyi de adamın kirli işlerini haber kanallarının hepsine gönderip, kaçmasını da engelleyerek vurdu. Hayatında tanıdığı neredeyse herkesten ayrı kalan Atakan'ı da teselli etmek ona düştü ve mabedine gittiler, radyo yayını yapılacak malzemenin bulunduğu müştemilata. Bilgisayar becerileri ile, radyo frekanslarıyla oynayarak tüm kanallarda Atakan'ın sesinin duyulmasını sağladı. Tam her şeyin yoluna gireceğini düşünürken, ona bu işi veren Yağmur Adam gelip ona gidemeyeceğini söylemeye başladı ve bir silah çıkardı. Tam o sırada Atakan'ın az sayıdaki arkadaşlarından en kıymetlisi, mabedinde tanıştığı Evrim, mabede girdi. Bir boğuşmanın orta yerinde silah patladı.
Biliyorum merak uyandırıcı ancak yapabileceğim hiçbir şey yok, çünkü çok sevgili Koray beyciğim bu şekilde, evet tam da böyle bir noktada kitabı bitirmeyi hatta ve hatta ikinci bir KKM kitabı yazmamayı uygun görmüş.
Ancak, şöyle bir durum söz konusu ki; yukarıda da yazdığım gibi Atakan son sayfalarda Gözlük kitabına dahil olmuştu. Gözlük 2: Lacivert Pazartesi adında bir kitap yazdığını bildiğimiz Koray, bu olayları oraya bağlayacak. Yani bağlamalı.
Bitirmeden söylemeliyim ki, bölüm başlarına not düştüğü
şarkılarla okunduğunda etkileyiciliği kat kat artan bu güzide kitap, yazarın edebiyata hakimliğiyle çok daha güzel bir hale geliyor.
Blogumda yazdığım ilk analizin, çok sevdiğim Koray'ın (imza günündeki iki dakika haricinde bizzat tanışmadığımızı üzülerek belirteyim) kitabı olmasından mutluluk duyduğumu söyleyip sizi daha da sıkmadan yazıyı bitireyim.
Bir sonrakine kadar "Kendimmce Analiz"lerden bu kadar.
Kitapsız, filmsiz, dizisiz, aslında sanatsız kalmayın
Sevgilerle...
Blogumda yazdığım ilk analizin, çok sevdiğim Koray'ın (imza günündeki iki dakika haricinde bizzat tanışmadığımızı üzülerek belirteyim) kitabı olmasından mutluluk duyduğumu söyleyip sizi daha da sıkmadan yazıyı bitireyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder